İrtibatı Koparmayalım!
çam yarması deyimi
(insan için) çok iri gövdeli, örnek: Bu çam yarmasını gönderelim, korkutur onları.
- delinin eline değnek vermek
- ensesinde boza pişirmek
- ağızdan kapmak
- abliyi kaçırmak
- türküsünü çağırmak
- dünyalar onun olmak
- gece kuşu
- bir tek atmak
- canından usanmak
- gitti de geldi
- yol iz bilmemek
- beş kardeş
- evet efendimci
- cehennem azabı
- kendi yağıyla kavrulmak
- derme çatma
- diline takmak
- adım başı
- niyet etmek
- donuna yapmak
- beş parasız
- doping yapmak
- beti bereketi olmamak
- baş beyin kalmamak
- başına iş çıkmak
- akşamlık sabahlık
- dağ fare doğurdu
- çirkefi üzerine sıçratmak
- kıt kanaat geçinmek
- ateşe vermek
- bacası tütmez olmak
- düğün dernek, hep bir örnek
- çocuk oyuncağı
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
Birinin evinde eğitim görüp yetişmek.?Onun kapısında büyümüştü, ona bu kötülüğü nasıl yapmıştı aklı almıyordu.?
yaptığı, ortaya getirdiği iyi ve güzel şeylerden yalnız kendisi ve yakınları yararlanıyor anlamında söylenir.
hiçbir önemi olmayan, üzerinde durmaya değmez, değersiz, çok küçük. örnek: Fındık kabuğunu doldurmaz bir sözden olay çıktı.
Birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırmak.?Hep birlikte babalarını karga tulumba edip havuzun başına getirdiler.?
"seni küçük düşürecek, sana dokunacak bir söz mü söyledik, bir davranışta mı bulunduk?" anlamında söylenir.
(birinin) (onu) çok sıkıntılara uğratmak. örnek: Bunu yapanın başında boza pişirmekten çekinmeyiz.
"Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır.
Hareketlerini düzeltmezsen külâhları değişiriz, ona göre!
Bektaşinin birisi züğürt kalmış. Hem yaz ayı hem hava çok sıcak. Orada burada gezmekten yorgun düşmüş, aç bi aç dolaşmaktan halsiz kalmış. Tam cami yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamış. Cami avlusuna girip şadırvandan suyunu içmiş. Abdest alanları görünce de "Bari ben de abdest alayım. sonra da cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım" diye düşünmüş.
O sırada bir Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış. O da bunaldığı için, külahını çıkarıp yanına koymuş. Bektaşî, abdest aldıktan sonra kendi külahı yerine Rum bakkalın külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında bütün cemaat, başında Rum külahıyla namaza gelen bizim Bektaşiye bakıp durmuş.
Namazdan sonra Bektaşî herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne mendil açmış. Cemaattekiler "Bakın şu Ruma, Müslüman olmuş, hem de güzel güzel namazını kıldı." diyip keselerinde ne var ne yok Bektaşînin mendiline dökmüşler. Bu durum Bektaşînin çok hoşuna gitse de pek bi anlam verememiş. Tam mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için başındaki külahı çıkarınca bir de ne görsün, Külah onun külah değil. Kendi kendine "Durum şimdi anlaşıldı. Cemaat beni Rumdan dönme Müslüman zannetti. Mangırlar bu yüzden geldi, Demek ki bazen külahları değişmek gerekiyormuş" demiş.
(1) göz alıcı, çiğ, parlak pembe renk. (2) bu renkte olan. örnek: çingene pembesi bir bluz giymişti.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.